Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Çıksam U Rumeli’nin düzüne diye başlayan bir Rumeli derlemesi vardır. Rumeli türkülerine meraklı olanlar bilir. Rumeli dediğinizde öyle bir söylenişte ağızdan çıkan bir kelime gibi değil de koca bir imparatorluğun ana parçası olmuş, bugün üzerinde birkaç ülkenin yer aldığı bir toprak parçasından bahsedilir aslında. Her köşesinde farklı acıların, göz yaşlarının, hafızalarda kalmış mutlulukların, soykırımın, hülasa Anadolu’dan medeniyetin taşındığı, taşınan medeniyetin katlanarak Anadolu’ya döndürüldüğü bölgenin adıdır, Rumeli….
Bizde bugün U Rumeli’nin düzüne çıkıp, hatıratlarda göz yaşı ile anlatılan yaşanmış bir hikâyeyi aktarmak isteriz. Yer bugünkü Kuzey Makedonya’nın Debre İlçesi Kocacık nahiyesine bağlı Elessa köyü, bugün hala yaşamın devam ettiği Osmanlı bakiyesi birkaç Türk köyünden biri,
Tarihler Osmanlı’nın hakimiyetini kaybettiği yıllardır, insanların kendilerini korumakta güçlük çektiği malın, canın, hiçe sayıldığı çetelerin kol gezdiği her tarafta yönetimi ele geçirdiği o acımasız Balkan bozgunu zamanlarıdır. İstikrarın sağlanamadığı yıllar. Elessa köyünde Rahim adında biri vardır. Bu Rahim (Hayta) lakabı ile bilinir, işsiz güçsüz farklı yollardan geçinen bir Türk çete üyesidir. Sürekli mahpushaneye giden yollar ona mubahtır. Yine bir gün bir olaya adı karışmış, mahpushaneden firar etmeyi başarmıştır. Firar esnasında işlediği bir olaydan mütevellit bir Hristiyan zabitin ölümüne sebebiyet verir, olayların bu aşamasından sonra bölgede artan huzursuzluk, korku, endişe bir bayram sabahı patlak verir. Bayram namazı kılmak için toplanan köylü, namaz esnasında yönetimi ele geçiren çok sayıda çeteci tarafından baskına uğramış ve katliam yapılmıştır. Bir rivayet kırk kişi bir rivayet ise kırktan fazla. (Hayta) Rahim’in karıştığı bir hadise bahane edilerek masum insanlar yok edilmiştir.
Ocaklar sönmüş, çocuklar yetim kalmış, hem de bir bayram sabahı, büyükannemden dinlemiştim bu hikâyeyi bayram sabahına çıktığımızda hem ağlar hem hatırlatırdı bu acı olayı bizlere çünkü iki dayısı katledilenler arasındaydı.
U Rumeli’nin düzü daha böyle kim bilir? Ne hikayeler ne acılar barındırır içinde, Anadolu’da yaşayan soydaşlarımızda böyle acılara katliamlara maruz kalmışlardır. İşte yaşadığımız bu coğrafyada şimdi rahat rahat caka satabiliyorsak bu yaşanmış acılara, göz yaşlarına borçluyuz. O yüzden taşı toprağı altından değerli denilmesi bu yüzdendir.